Ad:İpek
Yaş:16
Karekter Adı:Gwen Stern
Karekter Yaşı:17
Lakap:Moos (Almanca Yosun anlamında)
Kişilik:Sevecen bir kişiliğe sahiptir. Arkdaşlarını benimser ve onlara bağlanır. Fakat sevmediği biri olduğu zaman ona her türlü kötülüğü yapar. Hiç acımaz. İnatçıdır, kendi dediği olmadığı zaman fena derece de sinirlenir. Müzik dinlemeyi sever. Sesi çok güzel olduğu için ileride müzisyen olmayı düşünür. Her zaman diğerlerinden üstün olduğuna inanır ve öyle de davranır. umursamaz gibi görünsede uyumak yerine sabahlara kadar ders çalışır ve yüksek puan alır. Arkadaşları bu kadar başarılı nasıl olduğunu hep merak ederler. Yalnızlıktan nefret eder. Dış görünüşe önem verir. Arkadaşlarını korur. Bir nevi anne gibi birşeydir.
Örnek Rp
İlk gece. Vampirler okulunda ilk gece. Neden kork muyordu? Herkes gibi şok geçirmesi veya hüngür hüngür ağlaması gerekmiyor muydu? Ama öyle değildi. Gwen mutlulukla yeni odasına baktı. Tek kalcaktı. Tek kalmak ta iyiydi. Hiç değilse istediği gibi davranacaktı. Başkalarına şirin görünmek için numara yapmayacaktı. Yüksek Rahibe odasını gösterdikten sonra büyük bir hızla gitti. Gwen huzurla yeni ve harka yatağına oturdu. Sessizce güldü. Artık yeni ismi Moos'tu. Bu ismi uzun bir süre araştırma yapmadan bulmuştu. Aptal annesinin Almanca dersi için verdiği paralar boşa gitmemişti. Hiç değilse Gwen, yani Moos kendine almanca bir isim bulmuştu. Sessizce 80'lerden kalma The Cure grubunun şarkısını söylemeye başladı. Mutlu olduğunda hep şarkı söylerdi. Sesi de fena değildi. Pekala, harikaydı. Moos ilk defa gündüz uyuyacaktı. Doğru ya, kavramlar değişmişti. Geceleri gündüz, gündüzleri gece gibi olmuştu. Fakat Moos uyumaya hiç niyetli değildi. Tüm insanlar işaretlenmekten korkarken, Moos bunun için can çekişiyordu. O da vampir olmak istiyordu. Onşar gibi güzel ve çekici. Hoş ve korkutucu. Ve etkileyici. Belki ileride bir müzisyen olabilirdi. Odasına baktı. Tüm eşyalarını taşımıştı. Bu eski insan arkadaşlarının bayıldığı bir odaydı. Ama vampirler bayılaak mıydı? Mor ile pembe renklerinin daha ağır bastığı oda çocuk gibi mi duruyordu? Yoksa odasını siyahlar ile kaplamalı mıydı? Veya kanlı filmlerin posterlerini mi yapıştırmalıydı? Hayır! Bunu yapmayacaktı. 17 yıl kendisi gibi değil insanların onları görmes istediği gibi davranmıştı. Havalı ve çekici. "Ah! Bu Gwen Stern değil mi? Onu kesinlikle O.C.'de oynatmalılar!" Bu tür saçma laflar onun hoşuna gidiyordu fakat belki de yeni hayatında gerçek yüzünü gösterme zamanı gelmişti. Belki de Tanrıça bu yüzden ona vampirlik hayatında yeni bir şans vermişti. Gülümseyrek etrafına baktı. Yüksek Rahibe odadan çıkmamasını söylememişti. Sadece odasını tanıtmıştı. Moos gıcırdayan kapıyı hafifçe açtıktan sonraona meraklı gözlerle bakan kızlara gülümsedi. Onlar da karşılık verdiler. Ah nekadar da hoşlardı. Moos onların yanında kesinlikle berbat görünümlü bir gerzekti. Ama belki de o da güzelleşmişti. Hızlıca tuvalete koştu. Bu inanılmazdı. Harika görünüyordu. Bu inanılmazdı. Altın sarısı saçları ve bronz teni ile Miss World yarışmasındaki kızlara benziyordu. Sırıtarak dışarı çıktı. Şimdi kendinden emindi. Yine eski halindeydi. Havalı ve çarpıcı. Siyah saçlı, kısa boylu bir kızın yanına oturdu. Kız ona hayranlıkla bakıyordu. "Buraya alışmış gibisin." Moos gülümsedi.
"Ben Moos."
"Ne anlama geliyor?"
"Almanca yosun demek."
Kız bunu duyduğu zaman tiksintiyle geri çekildi. Herhalde yosunlardan korkuyordu. Hı! Demek Moos bu salak sümsükle iyi anlaşamayacaktı. Ona hayranlıkla bakan diğer kızlara döndü...